Güney Afrika ( Johannesburg – Lesedi – Sun City – Pilanesberg – Kynsna – Cape Town)
2010 yılının Şubat ayında Güney Afrika’ya gitmeye karar verdik. Güney Afrika’ya gitme kararı verdiğimizde çok da istekli değildim ; eşim gitmek istiyor diye kabul etmiştim. Tatil sonrasında ise önceki düşüncemden oldukça farklı bir görüş ile geri dönüyordum…
23 Şubat’ta İstanbul’a , oradan da Emirates ile Dubai aktarmalı Johannesburg’a gittik. 2 Haftalık Güney Afrika seyahatimiz de başladı….
Garden Route’ta mola …
JOHANNESBURG
Uzun bir uçuş sonrasında Johannesburg’a gittiğimizde saat farkının olmaması jet lag olmamızı önledi . Güvenliğin fazla olduğu Jo’burgda ; evlerde,otellerde,iş yerlerinde pekçok koruma sistemi olduğu hemen fark ediliyor.
Johannesburg’dan en meşhur national park’lardan birisi olan Kruger’e veya Pilanesberg’e gidip safari yapabilirsiniz. Güney Afrika’dan safari yapmadan dönmemek gerekir.Kruger en çok talep edilen ulusal parktır.Tek sorun oran düşük de olsa sıtma riskinin olması. Bu yüzden hamileler ve/veya sıtma aşısı/hapı kullanamayacak olanlar için Pilanesberg’in daha güvenilir olduğunu söylemeliyim. Kruger’deki sıtma riskini sıtma hapı alarak önleyebilirsiniz.
Hamile olduğum için haliyle Kruger’e gidemedik ve safari planımızı Pilanesberg’den yana kullandık.
Zevkle izlediğimiz sokak gösterisi , Jo’burg
LESEDİ
1 gece Johannesburg’da kaldıktan sonra Pilanesberg’e doğru 2 saatlik yolculuğumuz başladı.
Lesedi köyüne uğrayıp eski Afrika kabileleri hakkında bilgi alıp,geleneksel Afrika mutfağını tatma şansımız oldu. Hava yağışlı olduğu için gezmesi biraz sıkıntılıydı.
Serin bir Lesedi günü
Show
Lesedi’ye tekrar gider miyim , hiç sanmıyorum. Gerçekçilikten ziyade daha çok turistik idi.
PİLANESBERG – SAFARİ
Pilanesberg yolu üzerinde Aslan parkı da yer almaktadır.Tabii bunları yapmak yerine zamanınızı sadece safaride geçirmek isteyip öğleden sonra safarisine de yetişebilirsiniz. Ben Lesedi’ye gitmek yerine bir kez daha safari yapmayı tercih ederdim.
Otelde kahvaltı ederken yaklaşan yaban domuzlarını , zebraları görmeniz de mümkün.
Otelin yakınına gelen yaban domuzu. Gerçekten çok büyüktü
Pilanesberg’de kaldığımız otel güzel ve huzurluydu.
Otel
Otel’in havuzu
Otel’in havuzu
Otelin en ilginç yanı hayvanların kapalı olmasına alıştığımız için , hayvanların açık olup bizim kapalı ortamda olmamızdı.
Hayvanlar otele yaklaşamasınlar diye otelin etrafında elektrikli teller vardı ve istediğiniz zaman dışarı çıkmak haliyle mümkün değildi.
Zebralar
Filler çok tehlikeli olduğu için sessiz olmak gerekiyor.
Arabadan indiğimizde yanımıza gelen tilki sadece 1 metre uzaklıktaydı.
Bir kez 16:30’daki akşam safarisine , bir kez de 05:30’daki sabah safarisine katıldık. Safari turu yaklaşık 3 saat sürüyor.
Kalçası aslan tarafından yaralanmış bir zebra gördük. Her ne kadar doğanın kanunu olsa bile üzülmemek elde değildi.
Hayvanlara yol vermek gerek 🙂
Safari turu için kullanılan araçlar
Filler her yerde….
Safari’de rehberlerin ilk olarak söyledikleri hangi hayvanları göreceğiniz hakkında garanti verme şanslarının olmadığıdır. Ne de olsa hayvanlar hayvanat bahçesinde değil,doğal ortamlarındalar. Bazen bir ayak izini takip ederek hayvanlara ulaşabileceğiniz gibi , 5 büyükten sadece birisini görüp dönme ihtimaliniz de söz konusu.
Biz görebildik mi derseniz , evet hepsini gördük…
Birkaç gün kalıp hergün safariye katılmanızı tavsiye ederim.Kesinlikle hayvanların doğal ortamında görülmesi çok farklı ve yaşanası bir tecrübe. Kiralık araba ile de aynı turu yapabilirsiniz.Ama bilmelisiniz ki kendi aracınız ile tura çıkmak istediğinizde tüm yollara girişinize izin verilmemektedir. Diğer bir dez avantajı da gerek hayvanlar hakkında bilgi almak , gerekse hayvanların nerede bulunduğunu tahmin etmek açısından rehber eşliğinde safariye çıkmanın çok daha zevkli olduğu.
Sabah safarisinde hava buz gibi olduğu için windstopper mont , şal , atkı vs gerektiğini hatırlatayım.
Pekçok yerde hayvanların vahşi olduğu ve aracınızda kalmanız ile ilgili uyarılar görebilirsiniz. Güney Afrika’da gördüğünüz tüm işaret ve işaretçilere riayet ediniz.
National park’larda 5 büyük olarak adlandırılan aslan,buffalo,zürafa,fil,su aygırı dışında baykuş,farklı türlerde kuşlar,zebra,tilki,yaban domuzu,leopar,chita,deve kuşu…gibi pekçok hayvanı doğal ortamında görebilirsiniz.
SUNCITY
Pilanesberg’e gelmişken Sun City’e de gittik.
Akşamları pek çok kumarhanenin olduğu , alışveriş merkezine benzeyen,üst katlara çıkıldığında yapay olarak yapılmış olan havuz ve eğlence mekanlarının yer aldığı bir yer.
Sun city
Tabii yüzmek veya kumar oynamak istemiyorsanız çok da tatmin edici gelmeyecektir.Benim Sun city yerine tercihim yine safari olurdu. Tekrar gelip görmek isteyeceğimi sanmıyorum.
Sun city
Safari maceramız bittikten sonra tekrar Johannesburg’a dönüp Kynsna’ya gitmek için George Havalimanına doğru uçuşa başladık.
Yaklaşık 2 saat süren uçuş sırasında görüntü cidden ilginçti.Platodan ayrılıp dağlık kısımlara ulaştık ve Johannesburg’daki düz arazi ve yuvarlak tarlalardan sonra yeryüzü şekillerinde belirgin değişiklik vardı.
GEORGE-KYNSNA
George’tan yaklaşık 40 km uzaklıktaki Knysna’ya (Naysna okunur ) doğru yola çıktık.
Tekneler geçerken kalkan köprü
Garden route olarak belirtilen bahçe yolu üzerinde yer alan Knysna görülmeye değer,küçük ama şirin bir sahil kasabası.
Otele yerleştikten sonra hiç vakit kaybetmeden direkt limana inip sunset turuna katıldık.
Nehrin Hint Okyanusu ile birleştiği noktaya kadar tekneyle gidip görsel güzelliğin tadını çıkarttık.
Limanda pek çok farklı tur mevcut. Zamanınıza göre bu turlardan istediğinizi ayarlayabilirsiniz.
Vaktimiz olmadığı için Port Elizabeth’e gidemedik. Ama Knysna’da araba kiralayarak Port Elizabeth’e de gidilebilir.
Kynsna’da yapılabilecek pek çok aktivite var. Biz tercihimizi bungy jumpingden yana kullandık. Dünyanın en yüksek bungy yeri Kynsna’ya 80 km uzaklıkta.
BLOUKRANS – BUNGY
Bloukrans köprüsü ( Arabanın hemen altı atlayış noktası )
Araç kiralayarak geze geze Bloukrans köprüsü’ne gittik.
Köprünün üzerinden geçerken atlayış noktasının altımızda olduğunun farkında bile değildik….
14 Şubat 2011 tarihinde Hürriyet gazetesinin seyahat ekinde çıkan yazımda atlayış ile ilgili detayları bulabilirsiniz…
Ne mutlu bana ki gazetede de yazım çıktı 🙂
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=17015666
( Linkte gazetede çıkan fotoğraflar yer almıyor )
Atladı atladı atladı!
Böylelikle eşim , Guinnes’e dünyanın en yüksek atlayış köprüsü olarak girmiş olan Bloukrans’tan Bungy jumping yaparak 216 metre yükseklikten boşluğa düşmenin zevkini tatmış oldu.
Şirket inanılmaz profesyonel çalışıyor. Rezervasyon yaptırmadan giderseniz pek şansınız yok. Talep çok fazla ….
Gittiğimizde hemen ismimizi bulup tartıya çıkarttıktan sonra eline kilosunu yazdılar. Bir başka kişi gelerek hazırlanma bölgesine doğru bize eşlik etti. Kuşandırdıktan sonra bir başka kişi eşliğinde köprünün altına doğru yola koyuldular.
Benim izlerken bile adrenalin salgıladığım bu aktivite gerçekten cesaret istiyor. Eşim rugby sporcuları ile birlikte gitti. Sabırsızlanıp hemen atlamak isteyeceğini gayet iyi bildiğim için gözlem kısmındaki görevliye atlamadan önce bana bilgi vermesini istedim.
Henüz 1 kişi atlamıştı ve telsiz ile kaçıncı sırada olduğunu sorduğunda bir sonraki kişinin olduğunu duymak heyecanımı kat kat arttırdı.
Dönüşte ise ağzı kulaklarında olan sevgili kocacığım ters atlamak üzerine pazarlık ediyordu.
Tshirt ve DVD satılan market kısmında çok sayıda tshirt modeli mevcut. Tatil sonrası uzunca bir süre evde DVD’nin izlendiğini söyleyebilirim.
Cape Town’a gidişte uçak yerine araba yolculuğunu tercih ettik. Garden Route üzerinden Cape Town’a gidiş çok eğlenceliydi!
GARDEN ROUTE
Hint Okyanusu ile Atlantik Okyanusu’nun birleştiği , Güney Afrika’nın en güney noktası olan Cape L’Agulhas’a da gittik. Bunun için Cape Town yolunda çıkarak yaklaşık 100 km güneye gitmemiz gerekti.
Cape Point , Ümit Burnu her ne kadar en uç nokta olarak bilinse de , asıl yer Cape L’Agulhas.
Cape Agulhas
Hint Okyanusu ile Atlantik Okyanusu’nun kesiştiği nokta
TABLE MOUNTAIN
Cape Town’a girdiğimizde büyük bir liman şehrine girmiş olduğunuzu hissediyorsunuz. Table Mountain ilk geldiğimiz gün bulutluydu. Otel odamızın balkonundan da rahatlıkla dağı görebiliyorduk.
Masa Dağı
365 günün 360 günü kapalı olduğu söylenen dağ sadece gittiğimiz gün bulutluydu ve şansımıza kalan günlerin tamamında açıktı.
Masa dağı
Neyse ki biz açık bir günde çıkma şansına sahip olduk.
Daha önce bir programda Masa Dağı’nı izlemiştim ve hiç de çekici gelmemişti.
Okul gezisi
Dağda tek başına vakit geçiren bayan
Üzerine çıkınca ne kadar yanıldığımı anladım. Gerçekten ilginç bir dağ ve vakit geçirmek için güzel bir yer.
En güzel taraflarından birisi de çok hızlı olan teleferik ile yukarı çıkış.
Teleferik
Masa dağı
Masa dağına çıktığınızda burada en az 2 saat vakit geçireceğinizi planlamalısınız.Yürüyerek dağın etrafını gezip 360 derecelik turu tamamlayabilirsiniz.Geç saatlerde masa dağına çıkmak riskli olabilir.Teleferik rüzgarlı havalarda çalışmadığı için erken saatleri tercih etmek daha doğru olacaktır. Çıkarken teleferik kendi etrafında döndüğü için herkes tüm manzarayı çıkana kadar görmüş oluyor.
Dağın maketi
Cape Town uzun süre vakit geçirilebilecek bir yer. Hatta bence yaşanası bir yer!
HOUTH BAY – FOK BALIKLARI
Houth bay
Cape Town’da kaldığımız günlerde genelde araba kiralamayı tercih ettik. Araba ile çevreyi gezmeye devam ederken Houth Bay’e gidip tekne ile fok balıklarının olduğu ada turuna katıldık.
Özellikle ,Türkiye’de sadece 1 tane fok balığı olduğu düşünülürse Cape Town’daki fokların sayısı yadsınamayacak kadar fazla. Yüzlerce fokun bir arada olduğu bu küçük adayı görünce kesinlikle çok etkileneceksiniz.
Limanda foklar beslenirken
Houth bay’de küçük hediyelik eşyalar satılıyor. Daha once Tayland’da James Bond adasından köpek balığı dişi kolyesi almıştık.
Buradan da fosil köpek balığı dişi kolyesi aldık.
Tatil sonrasında sevgili arkadaşım Burçak köpek balığı dişi kolyeme farklı bir tarz yaparak daha da güzel olmasını sağladı.
ÜMİT BURNU
En uç nokta olarak bilinen Ümit Burnu’na da gittik.
Yol boyunca pek çok güzel yer gördüğümüz için sık sık mola vermek durumunda kaldık.
Ümit burnuna geldiğimizde çoook rüzgarlıydı ve elbise ile gitmenin ne kadar büyük bir hata olduğunu hemen anlamış oldum.
Kesinlikle windstopper mont ile gidilmesi gereken bir yer. Aşırı rüzgardan teleferik kapandığı için midibüsler ile yukarı çıkabildik. Diğer bir alternatif de yürüyerek yukarı çıkmaktı ama tabii ki tercih etmedik.
Ulusal parkların dışında araç ile seyir halindeyken de özellikle babunları görebileceğinizi unutmayın.Afrika’nın güney kısımlarında da yollarda “babunlar tehlikelidir,beslemeyiniz “ diye uyarı levhaları göreceksiniz.Gerçekten sıradan bir yolda önünüze babun çıkabilir!
Biz de Ümit Burnu’ndan çıktığımızda yolda oturmuş babunlar gördük. Çok güzellerdi!
AFRİKA PENGUENLERİ
Dönüşte penguenlerin olduğu yere giderek Afrika penguenlerini de görme şansımız oldu.
İçeri girer girmez karşınıza küçük küçük penguenler çıkıyor. Biraz ilerleyince de sayıları artmaya başlıyor…. Sonra bir bakıyorsunuz her yer penguen!
Yol üzerindeki şarap çiftliklerine de uğrayarak seçmesi çok zor da olsa şarap ve/veya şampanya alabilirsiniz.
CAPE TOWN’DA YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Cape Town
Cape Town’da yapılabilecek aktivitelerden birisi de bir günü sadece Camps Bay’e ayırarak denize girmek , tandem yamaç paraşütü ile uçmak ve gün sonunda akşam barlarda vakit geçirmek.
Camps Bay
Eşim de yamaç paraşütü ile single uçuş yaparak , Atlantik Okyanusu’na karşı uçuş gerçekleştirip tatiline farklı bir anlam kattı. Ben de aşağıdaki cafelerden birisinde oturup tatilin tadını çıkartıp uçuşunu izledim.
Türkiye’de tandem yamaç paraşütü yapmak istiyorsanız Ölüdeniz ve Tekirova’da hizmet veren Escape Adventures tek adresiniz olmalı.
Swing
Camps Bay
CAPE TOWN
Cape Town
Akşam gidebileceğiniz diğer bir yer ise Long Street. Barlar için Camps Bay’deki kadar nezih ve güzel olduğunu söyleyemeyeceğim.
Ama Long Street’teki Mama Africa’nın çok başarılı bir restoran olduğunu kesinlikle belirtmeliyim.Sadece yemek yemek için bile gidebilirsiniz.Mama Africa’da timsah eti veya deve kuşu eti yiyebilir ,afrika müziğini,jazz’ı canlı olarak dinleyip keyifli bir gece geçirebilirsiniz. Benim hala tadı damağımda…Kesinlikle gidilmeli!
Mama Africa
Cape Town’da yapacaklarınız tabii ki sadece bunlarla da sınırlı değil. Topless bus tour olarak adlandırılan kırmızı üstü açık otobüsler için bilet alabilirsiniz.
Hem otobüs turunu , hem masa dağını , hem de akvaryumu kapsayan 3lü paketi de alabilir; isterseniz akvaryum kısmını daha sonra gerçekleştirebilirsiniz.
Verdikleri kartın üzerinde 3ü için de ayrı ayrı kullanım yer almaktadır.Otobüs turuna çıktığınızda hop on – hop off sistemi olduğu için istediğiniz durakta inip gezdikten sonra bir başka otobüse binerek turunuzu tamamlayabilirsiniz.
AKVARYUM
Otobüs turunu tamamladığınızda vaktiniz kalmış ise hemen ilk durakta yer alan akvaryumu gezebilirsiniz.Akvaryum gezisi için de min 1 saat ayırmanız gerekmektedir.
Pekçok balık türünün yer aldığı akvaryumun bana göre en ilginç yanı penguenlerdi.Tüy döken penguenleri görmeye mart başı gibi giderseniz gagaları ile kaşınarak nasıl tüylerini döktüklerini görebilir ve izleyebilirsiniz.
Hint ve Atlantik okyanusunda yer alan hayvanlardan oluşan akvaryum gayet güzel. Şimdiye kadar Türkiye’dekilerin dışında Osaka-Japonya ve Sentosa-Singapore’daki akvaryumları görmüş birisi olarak Osaka Kayyukan’ın tartışmasız en muhteşem akvaryum olduğunu söylemeliyim. Cape Town ise Singapore’dan çok daha başarılı bir akvaryum.
Günün sonunda Cape Town limanındaki cafelerde gün batımını izleyerek yemek yiyebilir ve tekne turuna katılabilirsiniz.Unutmayın ki tekne turları için üzerinizde rüzgar önleyici kıyafet olmalı.
BÜYÜK BEYAZ
Benim objektifimden büyük beyaz
Kesinlikle yapılması gereken bir diğer etkinlik ise Büyük Beyaz Köpekbalığı Kafes dalışı…
Köpek balığı dalışı için sabah 5’te yola çıkıp Gansbaai’a gittik. Otelden shuttle ile aldıklarında, her akşam geç saatte yatıp erkenden yola çıktığımız için oldukça yorgunduk ve yol boyunca uyuduk. Yaklaşık 2 saat sonra Gansbaai’a gidebildik.
Kahvaltıdan sonra briefing verildi ve grup halinde tekneye bindik. Can yeleklerimiz ile okyanusa açıldığımızda deniz suyu sıcaklığı 10 derece idi.
Benim için mide bulantılı geçen bir maceraydı. Okyanusta sallanan bir teknenin içerisinde olmak anlatılmaz yaşanır cinsten.
Atlantik Okyanusu’na açılacağınız için üzerinizde uzun pantolon , kapalı ayakkabı ,mont ve havlu bulundurmayı unutmayın.Tahmin ettiğinizden çok daha soğuk!
Açıldıktan sonra ekiptekiler denize zararlı olmayan balık yağı içeren bir karışım bırakarak köpekbalığının gelmesini sağlıyorlar.Kesinlikle kokusu berbat!!
Her tekne belirlediği bölgeye köpekbalıklarını çağırmaya çalışıyor.Aynı zamanda ölü bir balığı ip ile denize atıp büyük beyazın gelmesi sağlanıyor.
Kafes
Biz de uzunca bir süre beklemek zorunda kaldık. Neyse ki sonrasında 9 farklı büyük beyazı görme şansımız oldu. O kadar sessiz ilerliyorlar ki… Filmlerdeki gibi çok uzaktan görünme de söz konusu değil. Bir anda dipten çıkıp yakalamaya çalışıyor. Genelde insanı yakaladığında ısırıp bırakıyormuş. Bizim gittiğimiz yıl sahile çok yakın köpek balıkları göründüğü için denize giren sayısı çok azdı.
Büyük beyaz
Dışarısı da çok soğuk olduğu için ilk başta eşim de girmedi. Ne zaman ki güneş görünmeye başladı ancak o zaman girdi. Üzerinizdeki dalış elbiseleri bile titremenize engel olamıyor. Su da soğuk , dışarısı da…
Tekneye bağlı olan kafese 4-5 kişilik gruplarda giriliyor ve suyun altından köpekbalığı ile göz göze gelme şansını yakalıyorsunuz. Köpek balığı o kadar yakın geçebiliyor ki bazen yüzgeci elinize bile değebiliyor. Ne zaman göreceğiniz belli olmadığı için tura zaman vermek oldukça güç.
Kış mevsiminde (bize göre yaz) bu bölgede ( hermanus) balinaları da görmek mümkün.Onlar için ayrı turlar düzenleniyor.İsteyen her iki tura da katılabilir. Biz gittiğimizde balinalar olmadığı için bu tura katılamadık. Ama Ümit burnunda kocaman bir balinayı görme şansımız oldu.
Tur sonrası çekilen dvd’yi izleyip görülen balıklar hakkında bilgi aldıktan sonra Cape Town’a dönüş yolculuğumuz başladı.
Yorucu ama kesinlikle farklı bir tecrübeydi!
GENEL BİLGİLER
Cape Town’da Teneke evlerde yaşayan fakir halkı görmek isteyenler için düzenlenen turlara katılarak zenci mahallesine gidebilirsiniz.Çok tehlikeli olduğu için kesinlikle kendi başınıza gidilmemesi gereken yerlerden.
Genel olarak Güney Afrika tehlikeli mi diye soracak olursanız bence İstanbul’dan daha tehlikeli değil.
Görülmeye değer mi diye sorarsanız ; hiç şüphesiz herkesin en az bir kez gitmesi gereken yerlerden….
Güney Afrika ile ilgili bilgi; iç hat ve dış hat uçuşlarında bagaj başına kilo limiti uygulaması bulunmaktadır ( Bagaj limiti 32 kg) . Kişi başı kilo limitinin yanı sıra valiz başına da limit uygulaması olduğunu unutmayın!
2 veya daha fazla kişi tek bir valizi kullanıyor olsanız bile limit fazla gerekçesi ile fazla kiloların boşaltılması talep ediliyor. Yani 33 kg’lık tek bir valiz ile 3 kişi gidecek olsanız bile 32 kg limiti geçtiği için bant dönmüyor ve valizi boşaltmanız gerekiyor. Tıpkı bizim boşalttığımız gibi 🙂
Change office fazla yok ve en uygun kur havalimanında.
İçki saat 19:00’dan sonra marketlerde satılmıyor.
Gidecek olanlara şimdiden iyi eğlenceler! Çok güzel bir tatil sizi bekliyor.